Haber:
     
Aile Şirketleri Kurumsallaşabilir mi? Yazdır E-posta
Cuma, 13 Kasım 2009
Uluslararası üne sahip ekonomistler, yaşadığımız krizin dip noktayı gördüğünü, yavaş  yavaş toparlanma sürecine girdiğimizi tahmin ediyorlar. Sonuçta bir tahmin elbette. Çünkü, krizin geleceğini öngörmek çok zor değil ama hangi derinlikte yol aldığını, ne gibi sonuçlar ve etkiler yaratarak gündemi terk edebileceğini öngörmek o kadar kolay değil. Bize göre önümüzde birkaç zor yıl var. Bu zor yılları sarsılmadan, silinmeden ya da yok olmadan, “mevcudu muhafaza” edebilecek bir sonuç alabilmek, başarı ile işletmeyi yönetmiş olmak sonucuna ulaştırır bizi.
İşte krizin etkilerini en alt seviyede yaşamak, işletmeler için “iyi yönetim”, “kurumsallaşma” ve “kurumsal yönetim” kavramlarını tekrar gündeme getiriyor. Aslında sadece işletmeler için, Devleti yönetenler için de bu kavramlar ve uygulamalar gereklidir diyebiliriz. Öyle ki 2009 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nin gerçekçi rakamlara dayandırılmaması, şeffaf olunmaması da bu eksikliği gösteriyor.
Günümüzde yönetim anlayışları, küreselleşmenin etkisi ile oldukça değişim gösterdi. Artık, işletmeler faaliyet gösterdikleri il ya da “ülkenin” yerel koşulları ile sınırlı olmayan bir “ etkileşim coğrafyası” nda yaşamlarını sürdürmektedirler.
Günümüzde işletmeler, patronların ya da eşi ve kardeşlerinin kararından çok bilgi birikimine sahip uzmanların görüşü, araştırma bulgularını uygulayan, insan kaynaklarını maksimum düzeyde kullanan bir anlayışla yönetilmektedir. Kısaca şirket sahipliği, patronluk, patronun eşi ve çocuklar kavramı yerine, yönetim sistemleri devreye girmektedir. Artık, “bizim patron her şeyi bilir, görür” anlayışı yerine kısaca “kurumsallaşma” diyebileceğimiz yönetim anlayışlarının egemen olduğu bir yapıya gelinmektedir. Bu çerçevede en küçük işletme modeli olan “aile şirketleri” yerini yavaş yavaş kurumsallaşmış yapılara bırakmaktadır.
Aile şirketlerinde kurumsallaşma olabilir mi? Can alıcı soru buradadır. İşletme tarihine baktığımız zaman, aile şirketleri ikinci kuşakta yok olmaktadır. Çok az şirket üçüncü ya da dördüncü kuşağa ulaşabilmektedir. O nedenle aile şirketleri kurumunun yaşamı ile sınırlı bir faaliyet yaşamı göstermektedir. Bu nedenle kurumsallaşma oranı ’ların altında kalmaktadır. Özellikle Türkiye’de serveti dağıtmama adına kurulan işletme, baba, çocuklar bazen çocukların eşlerinin de dahil edildiği bir yönetim yapısı ile yönetilmektedir. Hatta “elin iyisi yerine bizden biri daha iyidir” mantığıyla kurumsallaşmanın ilk adımı olan, bilgi ve uzmanlık ikinci planda tutulmaktadır. Biraz ikinci kuşağın bilgi, eğitim ve etkilenmesinin yönlendirilmesiyle bu işletmeler bir şirket tüzel kişiliği altında toplanabilmektedirler. Görüntü güzel olsun diye “yönetim kurulu” na dışarıdan bir iki kişi alınmakta ya da, denetçi, aile dışından seçilmektedir. Böylece “aile şirketi”,  ailenin ve ailenin bağlantılı olduğu kişilerin ihtiyaçlarını karşılayan, geçimlerini sağlayan, sosyal güvenliği karşılayan bir yapı olarak görülmektedir. O nedenle, ailenin sosyal yaşantısını riske edebilecek bir fikir, proje çok takdir görmez, tam tersine “mevcudu muhafaza” ağırlıklı düşünce, yorum ve görüşler şirket yönetimince sempati ile karşılanır. Ekonomik ilişkilerin de bir çerçevede tutulması tercih edilir. Genellikle ailenin soyadı, şöhreti aile şirketinin ticaret unvanında ya da işletme adında anılır. İşe birisi alınacağı zaman yeğen, kuzen yada hemşehrilik aranır. Şirket kurucusunun kültürü, eğitimi, yaşam standartı şirketin işleyişini doğrudan etkiler. Finansman ihtiyaçlarını, kendi şahsi servetinden karşılamayı tercih ederler.  Finansal zorlama ile banka ve kredi kuruluşlarına başvurduklarında, bunu bir zafiyet olarak görürler, duyulması bile onları rahatsız eder. Bankanın mevduat müşterisi olmayı, kredi müşterisi olmaya tercih ederler. Şirket ortakları ile yöneticiler genellikle aynı kişiler olduğu için planlanmış toplantı ve görüşmeler yok denecek kadar azdır. Genellikle aile içerisinde görüşmeler, iş görüşmesi ağırlıklıdır. Yönetici ve ortakların aynı kişiler olması nedeniyle, işletme dışından bir “denetim” faaliyetine sıcak bakılmaz. Hatta işletme bilgilerinin dışarıya sızdırılmasına yol açabilir endişesiyle denetimden uzak dururlar.
İşte özetlediğimiz bu yapıdaki bir aile şirketinde kurumsallaşma nasıl olabilir, bunu yarın anlatmaya çalışacağız.
 
< Önceki   Sonraki >
Copyright © 2008 Arslan Kaya. Telif Hakları Arslan Kaya' ya Aittir.