Haber:
     
PATRONLARI NASIL GÖRÜYORSUNUZ? Yazdır E-posta
Cuma, 13 Kasım 2009
Tüm işletmelerde –orta,büyük ölçekli fark etmez- temel sorunlardan biri de “şirketleri iyi izleyememek”tir diyebiliriz. Yıllarca, özel sektörde üst yönetici, yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu danışmanı, denetçi olarak görev ve sorumluluklar aldım. Hep aynı sorunlar, hep aynı davranışlarla karşılaştım. Öncelikle bir kısım şirket kurucuları ya da patronları, kendilerini çok önemli şeyler başarmış, özel nitelikli  yaratıldıklarına inanırlar. Hele para kazanıp, araba, yeni şirket binası, bol sekreter ve yardımcı personel ile donatılmış bir ortamda iseler, işe geliş ve çıkışlarında törensel davranış ve uygulamalar öne çıkar. Öyle ki, patronların kendi aralarında yaptıkları sohbetlerin etkisi ile etrafa bakmadan hızla arabaya binmek, pahalı cep telefonları kullanmak, markalı güneş gözlüğü takmak, kullanmadıkları halde yeni model lop-topları masalarında bulundurmak, geniş ekranlı büyük TV’ler den ekonomik haber ağırlıklı programları izlemek yaygın bilinen davraışlarıdır. Genellikle toplantılara katılmazlar, bilgi vermek isteyenleri ancak ayak üzeri dinlerler, hatta aynı anda bağlanan  telefona da cevap verirler. Eğer dışarıdan gelen bir konuk varsa, ne yapıp yapıp, bir üst düzey bürokrat veya tanıdık siyasi ile konuşmayı bir “statü” kabul ederler. Konuları toplantı masasından çok yemek masasında çözmeyi tercih ederler. Yazılı sözleşme veya düzenlenmiş metinleri sevmezler, okumadan imza atarlar. İşin organizasyonu ve yönetimi ile çok ilgili değildirler. Yetki devrettiği “hevesli ve heyecanlı ikinci adamlar” onun adına işleri yürütürler. Bu kişiler de patronun gözünün içine bakan adamlardan seçilir. Patron da, zayıf karakterli, dirençsiz ve çoğu kez de yüzeysel cevaplarla kendilerini mutlu etmeye hazır bu kişileri tercih eder. Biraz direnen kişiler çevreden uzaklaştırılır. Bu kişiler “bürokrat yapılı” olarak tanımlanır. Patron ise hep ulaşılmaz kişi görüntüsü altında herkese “görünür” durumdadır. Araçlara alınacak lastiğin ebadından fiyatına, çaycının sarf ettiği şekerden yenilen yemeğe kadar her şeye karışır. Tasarruf adına harcadığı zamanın maliyetini düşünmez. Kırıcı olduğu kadar kırılgandır. Saplantıları tekrarlanarak sürer. Sosyal yaşamdan çok kendi kültüründen kişilerle oturup, nereden ne miktar kazandıklarını, arsa ve arazi yatırımlarını, siyasi ve bürokratik ilişkilerden, çoğunlukla kamu ile yapılacak işlerin organizasyonlarından konuşulur.

Bir başka patron tipi ise tam tersi özellikler gösterir. İşi ile evi arasında yaşam köprüsü kurmuştur. Adildir, çalışkanlık ve düzen tüm ilişkilerinde vardır. Güne belirli bir programla başlar. Gündemi önceki günden bellidir, ekip çalışmasına inanır, uzmanlığa ve bilgiye güvenir. Paylaşmaktan korkmaz, kurumsallaşmadan yanadır. İş bölümü ve organizasyona önem verir. Kazanılan tutardan çok yapılmakta olan işin kalite ve verimi ile ilgilidir. Birlikte çalıştığı insanları tanır, onların kişisel ve sosyal yapılarını bilir. Her siyasi görüşü izler, irdeler ancak yandaşlık göstermez. Ya da siyasi çevre edinmeyi işi için düşünmez. İş fikirlerini dinler, değerlendirir, katkı verir ama benim düşüncem en doğrusu saplantısında olmaz. Ekip çalışmasına inandığı için başarıda pay sahibi olan herkesi yüreklendirir, onları kıskanmaz dahası aşağılamaz. Mütevazı ve olgundur, başarının deneyim ve ortak çalışma kültüründen kaynaklandığını bilir. Çalışanlar ona güvenir, hatta hiç görmeyen elemanları bile ondan olumlu bahseder. Şirket kültürünün oluşmasına çalışır. Şirket içerisinde sivrilere çelme takılmasına izin vermez. Uzlaşmacı ve barışçıldır. Rekabeti kuralına göre yapar. Farklılık ve avantajı iyi eğitim, deneyim, kurallı çalışma ve sosyal yaşam enerjilerini birleştirerek sağlamayı tercih eder. Cesaretlidir. Bu cesaret onda özgüven yaratır. İnsanlara ve ekibine güven verir. Sözüne ve ilkelerine bağlıdır.

Peki orta özelikte patronlar yok mu? Yani her iki tipin özelliklerini taşıyan: Karma yapı da vardır. Bazıları da olaya ve duruma göre değişen yapıdadırlar. Gün gelir sizi hayran bırakırlar kendilerine.Sevecendir, saygılıdır, dünyaya bakışındaki iyimserlik sizi de etkiler. Ama gün gelir karamsarlaşır. Yılgın bir profil çizer. Neredeyse işi, iş yerini, şehri, ülkeyi terk edecek durumdadır. Yılmıştır. Kendinden başka herkesi hırsız, beceriksiz, biraz da tembel görür. Ülke sorunlarına çok duyarlı iken, işletmenin güncel konularını tüm ülkenin gündeminin önüne taşır. Bazen paylaşır bazen saklar. Kısmen güven duyar, kısmen her şeyi kendinde toplar. Zaman zaman cesaretli bazen de ürkektir. Gün gelir günlerce takım çalışması yapar, gün gelir tek başına  çalışır, kimseyle diyalog kurmaz. Yetki devretmeyi sevmez ama herkesi sorumlu tutar. Büyük hedefleri yoktur ama büyük konuşur.
Şimdi sorumuza gelelim.
Siz patronunuzu izliyor musunuz? Patronunuz bu tiplere uyuyor mu? Yoksa; siz kendi patronunuzu tanımlayıp bana iletin lütfen.

 
< Önceki   Sonraki >
Copyright © 2008 Arslan Kaya. Telif Hakları Arslan Kaya' ya Aittir.