Haber:
     
DÜNYA EKONOMİSİ VE TÜRKİYE Yazdır E-posta
Pazar, 12 Şubat 2012
2008 yılında Dünyada üretilen zenginliğin %74‘ü dünya nüfusunun %15’inin yaşadığı gelişmiş kapitalist ülkelerde yoğunlaşmıştır. Geriye kalan %26‘lık gelirin %22’si dünya nüfusunun %47.5’ini temsil eden orta düzeyde gelişmiş ülkeler arasında paylaşılmış, kalan %4’lük kısım ise nüfusun %36,5’luk bölümünü oluşturan yoksul ülkeler arasında bölüşülmüştür. O halde dünya ekonomisindeki üretim ve paylaşım, Amerika, Japonya ve Avrupa Birliğine dahil ülkeler arasında gerçekleşmektedir. Yeni gelişen Asya ülkeleri ile Çin’in, büyümelerinin sürdürülebilirliği, dünya ekonomisini yönlendiren ülkelerin tüketim taleplerine ekonomik dengelerine ve ekonomik gelişim fotoğraflarına doğrudan bağlıdır. Nitekim 2007 Mart ayında Amerikan Gayrimenkul İpotekli Kredi Sistemi’ndeki dalgalanma tüm Dünya Borsalarını ciddi boyutlarda etkilemiştir. Bunu izleyen süreçte de çözülme başlamış ve tüm dünyayı etkileyen dalgalanma ortaya çıkmıştır. Amerikan ekonomisinde oluşan canlı bir talep başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin büyümelerini ve ekonomik canlılığını doğrudan etkilemektedir.  Satın alma gücü paritesine göre Dünya ekonomisinin 2007 yılında %4.5,  2008’de %4.6 oranında büyümesi öngörülmekteydi. Bu  % 4,9 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkelerde ise 2008 yılında ortalama %6,4 ile %6,6 oranında büyüyeceği tahmin edilmekteydi. 2009 yılında ise bu tahmin 5,1 olarak açıklanmıştır. Dünya’nın 2009 yılı öngörülerinde 2,2 ‘lik bir büyüme yaşayacağı tahmin edilmektedir. Yine bu tahminlere göre ABD 2009 yılında -0,7’lik bir küçülme yaşayacaktır.
İngiliz The Ekonomist dergisine göre, küresel ekonomik birlik birçok cephede geri çekiliyor. Özellikle finansta küreselleşme sona mı eriyor sorusuna cevap aranıyor. Derginin belirlemelerine göre küreselleşmenin belirgin üç unsuru olan mal, sermaye ve istihdam dolaşımının aksamaya başladığı vurgulanıyor. Bu ise küreselleşmede geri adım kabul ediliyor. Özellikle finansal kriz ile birlikte belirli sektörlerde oransal ve rakamsal olarak büyük gerilemelerin yaşanması sonucu ticaretteki yavaşlama ve durgunluğun büyümeyi olumsuz etkilediği vurgulanıyor. Elbette Dünya Ticaret Hacmindeki daralma en fazla Asya Kaplanlarında etki yarattı. Bunların yanında varlıklı ekonomilerde etkilendi. Bunun sonucu olarak Almanya ve Japonya ekonomilerinin 2009 da önemli oranlarda daralacağına işaret edildi.
Küresel kriz en fazla sermaye akış hızındaki yavaşlama ile ülke ekonomilerini etkileyeceğe benziyor. Başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının yavaşlaması başta reel sektör olmak üzere ilgili ekonomilerin yapısını olumsuz etkileyecektir.
Yapılan araştırmalara göre küresel finansal krizler, yatırımlar üzerindeki etkisini varlıklı ülkelerde daha fazla gösterdi. Bütün bunların sonucu olarak istihdamda Dünyada sıkıntılı günlere ulaşıldı. Özellikle daralan iş hacimleri nedeniyle ihracat şirketleri işçi çıkartmaya hız verdiler. Uluslararası Çalışma Örgütü tahminlerine göre Dünyada 30 milyon kişinin işsiz kalma tehlikesine işaret ediyor. Bunun sonucu olarak iş bulmak için ülkelerini terk edenler ülkelerine geri dönmek zorunda kalacaklar.

Finansal dalgalanmanın uzun sürebileceği yönündeki değerlendirmeler, ekonomide ağırlığı olan finans kuruluşlarının yüksek düzeylerde zarar açıklamalarıyla çakışınca, risk algılama eğilimi artmıştır. Ayrıca petrol fiyatları yüksek seyri tersine dönmüş, Dolardaki değer kaybı da devam etmiştir. Bankacılık sisteminde oluşan zararların kredi sistemine etkileri somutlaşarak reel sektörde durgunluk derinleşmeye başlamıştır.



 
< Önceki   Sonraki >
Copyright © 2008 Arslan Kaya. Telif Hakları Arslan Kaya' ya Aittir.